





1 paket kedidili bisküvisi | |
300 gram labne peyniri | |
900 gram süzme yoğurt | |
1 su bardağı pudra şekeri | |
500 gram karadut | |
1,5 su bardağı toz şeker | |
1,5 su bardağı su | |
2 yemek kaşığı nişasta |
Hafif Bir Tatlı
Bence benim komşum olmak fena bir şey değil, çünkü özellikle de pasta-börek tarzı şeyler pişirdiğimde hepsini oturup kendimiz yesek, şuan ailecek obezitenin sınırlarında dolaşıyor olurduk 😉. Tabi ki yeni bir tarif denediğimde bunu komşularımla da paylaşıyorum. Bir tabağa koyup en azından karşı kapı komşuma götürüyorum. Ama artık bunu yapan insan sayısı çok çok çok azalmış durumda hatta ilk seferinde insanlar bana, onlara zehirli bir şey veriyormuşum gibi baktılar.
Geçtiğimiz aşure ayında, şuan oturduğumuz apartmana yeni taşınmıştık. Aşure de malumunuz; pişirilince dağıtılan bir tatlı, amacı o zaten. Annem de meşhur aşuresinden pişirince ( tarifini merak edenler buradan ulaşabilirler) ben de kaselere doldurup apartmandaki komşulara dağıtmaya çıktım. Aman allahım tam bir maceraydı. Ben küçükken de annem beni aşure dağıtmaya gönderirdi, kimse yadırgamazdı; güler yüzlerle kapıyı açarlar, teşekkür ederler, kaseleri boşaltıp geri verirlerdi. Fakat devir çok değişti, hepimiz her şeyden, herkesten korkar olduk ve tanımadığımız birisinin ( ki kabul edelim günümüzde çoğu kişi komşularından bihaber) bize bir şey vermesi, hele ki bir yiyecek getirmesi insanları dehşete düşürmeye yeter olmuş.
Karşı komşum çok tatlı bir kadın, benim yaşlarımda da bir kızı var taşınırken de karşılaştığımız için gayet kibar davrandı, aldı teşekkür etti, standart prosedürdü yani . Ama olayların rengi alt kattaki komşularıma indikçe değişmeye başladı. İçeriden ses gelmesine rağmen kapıyı geç açanlar, ” Kim O ?” diye sorup “Üst komşunuz, size aşure getirdim” cevabını aldıktan sonra muhtemelen bir süre beni kapı deliğinden süzenler ve sonra sadece tek gözü görünecek kadar kapıyı aralayıp korkakça elini uzatanlar, şaşıranlar, aşure ne diye soranlar!!!,…
Ama en bombası alt komşum Rebecca’ydı. Rebecca ve ailesi Nijeryalı, hatta oğlu da benim kızımla yaşıt. Şuan tabi ki arkadaşız ve çocuklarımız beraber oynuyorlar falan, ama kapıyı ilk çaldığımda ne ben onun Nijeryalı olduğundan haberdardım ne de o Aşure geleneğinden 😄 Kısa bir açıklamayla aşurenin öz geçmişini anlatmaya çalıştım ( ki aşure dağıtırken en son beklediğim şey bir Nijeryalıyla karşılaşmak ve İngilizce yemek tarihi anlatmaktı ). Bana gerçekten ama gerçekten uzaylıymışım gibi baktı, “What is that? ( Bu ne? )” dedi, hızlıca aşure dolu kaseyi aldı ve tabiri caizse kapıyı suratıma çarptı! Neyse bu vesileyle tanışmış olduk onunla ve diğer komşularımla 👌
Arada bir şeyler pişirin ve komşularınıza dağıtın, bakalım sizinkiler ne tepki verecekler ve ne hayatlarla aynı arsanın üzerinde yaşıyormuşsunuz.
Bu tarif de geçen haftadan, eski apartmanımdaki komşu teyzeler Nisoşu görmeye gelmişlerdi, onlara yaptım. Hepsi çok beğendi, tarifini istediler 🙂
Hafta sonunuz güzel geçsin 🙂
1
Done
|
Labne peynirinin suyunu süzün ve derince bir kaba alın, üzerine pudra şekerini ve süzme yoğurdu ilave edin. Mikser yardımıyla krema kıvamına gelene dek çırpın. |
2
Done
|
Üstüne bir sıra daha kedidili bisküvilerini dizin ve karışımın kalanını aynı şekilde bisküvilerin üstüne ekleyin ve güzelce yayın. Kabınızın üzerini streç filmle sarın ve bir gece boyunca buzdolabında bekletin. Böylece o sert kedidilleri pamuk gibi olacaklar ertesi sabaha kadar 🙂 |
3
Done
|
Ertesi gün küçük bir tencereye karadutları, nişastayı, suyu ve şekeri koyun ve kaynayana kadar karıştırın. Kaynamaya başladıktan sonra kısık ateşte 3-4 dk daha karıştırarak pişirmeye devam edin. Altını kapattıktan sonra blenderdan çekin ve soğuduktan sonra buzdolabından çıkarttığınız karışımın üzerine dökün ve buzdolabında 1 saat kadar daha bekletin. |